Dün yayınlanan
The Hobbit: An Unexpected Journey filmine ait ilk fragmanın ardından Orta Dünya’ya
aşık olan-olmayan herkesi bir heyecan bastı. Bu heyecanı yaşayan sadece biz
değiliz elbette; başta eleştirmenler olmak üzere sinema dünyasının önde gelen
isimleri de daha şimdiden The Hobbit’in Hollywood macerasını merak etmeye
başladı. Oscar tarihinde toplamda 30 adaylığı ve 17 zaferi bulunan bir üçlemeye
yeni eklenecek olan bir film, herhalde vizyona girdiği sene Oscar ödüllerinde
sözünü dinletecektir diyen kişi sayısı bir hayli fazla. Her ne kadar LOTR
serisinin Oscar ödüllü yapım tasarımcısı Grant Major’ın yerini Dan Hennah, yine
Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Ngila Dickson’ın yerini Ann Maskrey alsa da bu
değişiklikler fragmandan anlaşıldığı kadarıyla herhangi bir eksiklik yaratmış
değil. Fakat eğer değişiklikler olmasaydı şu an 2003 yılındaki zaferi
kutlarcasına eğleniyor olurduk, değil mi?
Peter Jackson’ın
Akademi tarafından pek de kayda değer bulunmadığı King Kong ve The Lovely Bones’unun
ardından The Hobbit nasıl karşılanır dersiniz? Bana öyle geliyor ki aynı LOTR
üçlemesinde olduğu gibi The Hobbit ikilemesi de son filmi ile kıymete binecek. Her
ne kadar sinema tarihiyle ters düşen bir durumdan bahsetsek de Akademi ve Peter
Jackson bir arada düşünüldüğünde olması gereken buymuş hissi yaratılıyor.
Oscar tarihini
az çok bilen ve takip eden biri olarak The Return of the King’in en iyi film
Oscar’ına uzanan öyküsünün, daha önce hiçbir filmde olmadığı kadar kesin
olduğunu söyleyebilirim. Geçmiş ve 2003 sonrasındaki adaylara ve kazananlara
baktığımızda sadece birkaç filmin diğer adayların arasından kolayca
sıyrılabildiğini görüyoruz. Bunlardan yakın tarihte yaşananı da hiç şüphesiz
Slumdog Millionaire’in zaferi. Lakin o da King’in kesin zaferine yaklaşamıyor
çünkü karşısında Benjamin Button gibi yapımlar yer alıyordu.
Return of the King’in
zaferi, film daha çıkmadan kesinleşmişti –buna hiç şüphe yok. Hele ki
Fellowship of the Ring gibi harikulade bir filmin 13 adaylık elde edip
bunlardan sadece 4’ünü kazanması, en iyi film ödülünün de A Beautiful Mind’a
gitmesi, Akademi üyelerinin kararlarını The Return of the King’e
sakladıklarının çok açık bir göstergesiydi.
The Return of
the King’in aday olduğu 11 kategorideki tüm ödülleri kazanması onu tarihe
geçirmek için yetti fakat bir takım eksiklikleri de beraberinde getirdi: Seri,
oyunculuk kategorilerinde hiç ödül kazanamamıştı ve King’in 11 Oscar’ı olmasına
rağmen bunlardan hiçbiri bir film için çok çok önem arz eden görüntü yönetimi
(sinematografi) kategorisinde değildi.
Şimdi 7 sene
geriye gidelim ve King’in kazandığı 11 Oscar ödülünü küçük bir değerlendirmeye
tabii tutalım. Hak ediyor muydu hepsini? Çoğunu demek daha uygun olur. Eğer
diğer aday filmleri izlemediyseniz “hepsini” demeniz doğal; ama Akademi sizin
gibi tek film izleyip karar vermiyor. Evet, 11 kategori demiştik…
En İyi Film
Peter Jackson’ın
filmi King, Lost in Translation, Master and Commander: The Far Side of the
World, Mystic River ve Seabiscuit gibi filmlerle kapışıyordu. İşin merak
uyandıran yanı hala ikinci sırada hangi filmin olduğunun bilinmemesi –ki bu herkesin
hala öğrenmek için can attığı bir şey. Söz konusu filmlerin hiçbiri King’in
yarattığı kültürel saygınlığı yaşatmadı seyirciye.
En İyi Yönetmen
Jackson bu
kategoride Sofia Coppola, Peter Weir, Clint Eastwood ve ne gariptir ki Fernando
Meirelles’i alt etti. Meirelles’in adaylık konusunda Seabiscuit’i bu kategoride yerinden etmesi
aslında Jackson için olumlu bir şeydi. Hiçbir şey, King’e bu kadar fazla ödül
verirken Jackson’ı en iyi yönetmen Oscar’ından alıkoyamazdı. Lakin iki yıl önce
Kathryn Bigelow’un yaşattığı ilki, Coppola’nın 7 yıl önce yaşatma ihtimalinin
varlığı hala bizi hüzünlendirir.
En İyi Uyarlama
Senaryo
Jackson ile
birlikte Fran Walsh ve Phillippa Boyens; American Splendor, City of God, Mystic
River ve Seabiscuit gibi 4 iddialı filmi alt etti bu kategoride. Hala
eleştirmenlerce bu ödülün haksız yere King’e verildiği düşünülür. Writers Guild
of America’nın onurlandırdığı American Splendor’un bu kategoride doğru seçim
olacağını düşünen insan sayısı ne yazık ki oldukça fazla.
En İyi Sanat
Yönetimi
Üç filmin de bu
kategoride aday gösterilmesinden sonra Grant Major sonunda heykelciğe kavuşmuş
oldu. Girl with a Pearl Earring, The Last Samurai, Master and Commander ve
Seabiscuit’i ödülden mahrum bırakan Major’ın en başarılı işi aslında Fellowship
of the Ring’deydi. Fakat olabilecek en saçma şekilde o sene Moulin Rouge!’a
yenildi Major. 2003 yılında eleştirmenlerin tercihi ise Master and Commander’dan
yanaydı.
En İyi Kostüm
Tasarımı
Nigila Dickson
ve Richard Taylor’ın gardırobu Girl with a Pearl Earring, The Last Samurai,
Master and Commander ve Seabiscuit’i alt etmek için yeterince doluydu. Dickson’ın
aynı sene The Last Samurai ile de aday olduğunu belirtmekte fayda var. Bu
kategoride Master and Commander’ın daha iyi bir seçenek olduğunu düşünen
kişiler hala mevcut.
En İyi Kurgu
City of God,
Cold Mountain (ki bu filmi düzenleyen kişi Walter Murch gibi bir üstat idi),
Master and Commander ve Seabiscuit gibi 4 filmi ödülden mahrum bırakan isim
Jamie Selkirk oldu. En iyi film Oscar’ı için neredeyse bir dönüm noktası olan
en iyi kurgu ödülünün kaybedilmesi zaten ihtimaller dahilinde değildi –sebebi için
yazıyı baştan okumanız gerekebilir.
En İyi Makyaj
The Fellowship
of the Ring’deki makyajları ile Oscar’ı kucaklayan Richard Taylor, King ile önce
kostüm tasarımı kategorisinde, daha sonraysa makyaj kategorisinde Oscar’ı
kucakladı. Diğer iki aday ise Master and Commander ve Pirates of the Caribbean:
The Curse of the Black Pearl idi. İşin garip yani Taylor’ın Fellowship ile
aldığı tek Oscar’ın makyaj kategorisinde olmaması. Kendisi aynı zamanda en iyi
görsel efekt Oscar’ını da kucakladı o filmle. 3 farklı kategoride 4 Oscar ödülü
kazanmış bir isim... Sizce de mükemmeli oynamıyor mu Taylor?
En İyi Özgün
Müzik
Fellowship ile
bu kategoride ödülü kucaklayan muhteşem müzisyen Howard Shore; Danny Elfman,
Gabriel Yared, Thomas Newman ve James Horner gibi 4 tane birbirinden iyi ismi
alt etti. Shore hakkında söylenecek pek bir şey yok, şok şükür kendisini The
Hobbit’te birer kez daha dinleyeceğiz –Orta Dünya’yı tamamlayan en büyük
etmenlerden biri olan müzikleri ile.
En İyi Özgün
Şarkı
King’in
soundtrack albümünden “herhangi” bir şarkının aday olması durumunda kazanacağı
bir kategori. Şanslı şarkı Into the West oldu.
En İyi Ses
Miksajı
Film için kısmen cepte
olan bir başka kategori. The Last Samurai, Master and Commander, Pirates of the
Caribbean ve Seabiscuit’in diğer adayları oluşturduğu listede Master and
Commander’a büyük şans veriliyordu aslında. Fakat en iyi ses kurgusu
kategorisinde aday gösterilmeyen King’in yerine o kategoride ödülü kucaklayan
Master, ses miksajı için King’in önünü açmış oldu.
En İyi Görsel
Efekt
Her üç filmin de
Oscar'a eriştiği tek kategori. Master and Commander ve Pirates of the Caribbean’ın
efektleri çok iyi olabilir ama King’in zaferinin bu kategoride inkar edilmesi
teklif dahi edilemezdi.

Yorumlar