Ana içeriğe atla

ESC'ye Doğru: Orta Avrupa

Eurovision 2011 tanıtım yazılarının sonuncusu olan bu yazıda, genel anlamda Avrupa'nın ortasında kalan 7 ülkenin; İsviçre, Almanya, Slovakya, Polonya, Macaristan, Belçika ve Avusturya'nın temsilci olarak seçtiği şarkılara göz atıyoruz.


1. İsviçre

Eurovision başladığından beri sadece 4 kez sahneye çıkmayan İsviçre 2 kez birinci, 6 kez de sonuncu olmuş bir ülke. İsviçre'nin en çok puan verdiği diyarlar ise İrlanda, Birleşik Krallık ve Fransa.

Geçtiğimiz senenin Belçika ve Almanyası'nın kırması bir hanım kızımızı bu sene yarışmaya gönderen İsviçre'yi, In Love For A While isimli şarkı temsil edecek. Anna Rossinelli, İsviçre'yi 1. yarıfinalde 8. sırada temsil edecek. Şarkı kötü mü? Hayır. İyi mi? Hayır.


2. Almanya

Ev sahibi ülke Almanya, yine İsviçre gibi 2 kez birinci, 6 kez de sonuncu olmuş ESC tarihinde. Diaspora dolayısıyla olsa gerek, Almanya'nın en çok puan verdiği ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Geçtiğimiz seneye kıyasla bu sene daha kaliteli bir şarkı söyleyecek olan Lena, direkt finalde 16. sırada sahne alacak. Şarkının ilk 10'da, hatta ilk 5'te olması kesin denebilir.


3. Slovakya

En iyi derecesi 16.'lık olan Slovakya, yarıştığı 5 sene dahilinde Eurovision tarihinin en başarısız ülkesi durumunda. En çok puanı Malta, Hırvatistan ve Estonya'ya veren Slovakya'yı bu sene TWiiNS isimli grup ile iki hanım kızımız temsil ediyor. Şarkıları I'm Still Alive başarılı bir çalışma olsa da finale kalır mı bilinmez ama ikili, final yarışını 2. yarıfinalde 5. sırada verecek. Umarız geçtiğimiz sene Hırvatistan'ın başına gelenler bu sene Slovakya'nın başına gelmez.


4. Polonya

En iyi sonucunu ilk katıldığı 1994 yılında 2. olarak elde eden Polonya, yarıfinal sistemine geçildiğinden beri sadece bir kez finalde yarıştı ve onda da sondan ikinci oldu. En çok puan verdikleri ülkeler ise Ukrayna, İsveç ve Norveç.

1. yarıfinalde 1. sırada yarışacak olan şarkıları Jestem ve temsilcileri Magdalena Tul ile final şansı arayacak Polonya, şeytanın bacağını bu sene rahatlıkla kırıp finale kalacak. Finalde ise iyi bir sonuç elde etmeleri bekleniyor.


5. Macaristan

8 kez ESC sahnesine çıkıp 1 kez sonuncu olan, en iyi sonucunu ilk katıldığı sene 4. olarak elde eden Macaristan'ın en çok puan verdiği ülkeler Yunanistan, Birleşik Krallık ve Norveç.

Bu sene Kati Wolf'u yarışmaya gönderen Macaristan'ı What About My Dreams? isimli şarkı temsil edecek. Ülke, ilk yarıfinalde 15. sırada yarışacak. Başta OGAE olmak üzere ciddi bir kesmin favorisi olan Macaristan'ın ilk 10'da yer almasını bekliyorum ama her sene "bekleneni vermeyen" favorilerden biri olacağı görüşü de hiç hafif değil.


6. Belçika

8 kez sonuncu, 1 kez de birinci olan Belçika yıllar sonra aradığı başarıyı geçtiğimiz sene yüreklerimize Me and My Guitar isimli güzide şarkıyı üfleyen Tom Dice ile bulmuş ve 6. olmuştu. Birleşik Krallık, Hollanda ve Almanya'ya bol bol puan dağıtan ülkeyi bu sene With Love Baby isimli şarkıyla Witloof Bay grubu temsil edecek. Şarkı şahsımca oldukça beğenilse de bahisler finale kalamayacağını öngörüyor. Belçika, 2. yarıfinalde 4. sırada yarışacak.


7. Avusturya

1 kez birinci, 7 kez sonuncu olan Avusturya, bu sene yarışmaya dönen Eurovision'ın temel taşlarından biri. Avusturya halkının favori ülkeleri Birleşik Krallık, İrlanda ve Fransa olmakla birlikte en çok puanı da Birleşik Krallık ve Türkiye'den almışlardır.

2. yarıfinalde 2. sırada Nadine Beiler'nın The Secret Is Love şarkısıyla final bileti arayacak olan Avusturya'nın finale çıkması bekleniyor lakin şarkının fazla klasik bir Eurovision şarkısı olduğu da bir gerçek. 


Direkt finalde yarışacak Orta Avrupa ülkeleri: Almanya
1. yarıfinalde yarışacak Orta Avrupa ülkeleri: İsviçre, Polonya, Macaristan
2. yarıfinalde yarışacak Orta Avrupa ülkeleri: Slovakya, Belçika, Avusturya

Yukarıda dinlediğiniz 8 şarkı arasındaki favorilerimi sıralamak gerekirse:

1. Almanya
2. Polonya
3. Belçika
4. Macaristan


Bu 7 şarkıyı stüdyo kalitesinde indirmek için buraya tıklayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Oscar Gecesi Programı

85. Akademi Ödülleri'nde kazananların açıklanacağı ödüllerin veriliş sıralaması sızdı. Spoiler olarak görenler varsa hiç bakmasın derim. Buyrunuz: En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu En İyi Kısa Metraj Animasyon En İyi Animasyon En İyi Görüntü Yönetimi En İyi Görsel Efekt En İyi Kostüm Tasarımı En İyi Makyaj & Saç En İyi Kısa Metraj Film En İyi Kısa Metraj Belgesel En İyi Belgesel Yabancı Dilde En İyi Film En İyi Ses Miksajı En İyi Ses Kurgusu En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu En İyi Kurgu En İyi Yapım Tasarımı En İyi Özgün Müzik En İyi Özgün Şarkı En İyi Uyarlama Senaryo En İyi Özgün Senaryo En İyi Yönetmen En İyi Kadın Oyuncu En İyi Erkek Oyuncu En İyi Film

Rise of the Guardians (2012) Efsane Beşli

Dreamworks'ün en beğendiğim işinin (Shrek'i bir kenara koyarsak) How to Train Your Dragon olduğunu her defasında söylemişimdir. Ondan önce ya da sonra Dragon gibi bir atmosferi yakalayamayan animasyon şirketi; Kung Fu Panda, Puss in Boots ve Megamind gibi akıllara zarar işler yaptıktan sonra Rise of the Guardians ile bir kez daha hedef kitlesi olarak çocukları seçerek yanlış kararlara imza atıyor. Uyku perisi (sandman), diş perisi (tooth fairy), Noel Baba ve Paskalya Tavşanı'ndan oluşan dört kişilik bir muhafız ekibinin yüzyıllardır tüm dünyadaki çocukları korku ve kabuslara karşı korumasının ardından ortaya çıkan Karabasan (boogeyman) felaketine karşı bir araya gelmelerini, başa çıkamamaları üzerine de Jack Frost isimli bizim kültürümüzün pek de aşina olmadığı bir mit karakterinin de yardıma koşmasını izliyoruz Efsane Beşli'de (amma uzun oldu bu cümle). Aslında Dreamworks'ün iyi yaptığı bir şey var. Pixar'ın karakterlerinde göremediğimiz ve animasyon f...

Deathly Hallows: Part II

Zümrüdüanka Yoldaşlığı filminden itibaren Harry Potter serisinin yönetmen koltuğuna oturan David Yates, televizyonla adını biraz olsun duyurmuş ve sonrasında Potter ile ünlenmiş bir yönetmen. Kendisinin tek başarısı Primetime Emmy Ödülleri'nde kazandığı bir adaylıktan ibaret. Ta ki Deathly Hallows: Part I'a kadar. Her zaman en iyi Harry Potter filminin Prisoner of Azkaban olduğunu düşünmüşümdür. Usta yönetmen Alfonso Cuaron'un elinden çıkan film, diğer Potter filmlerinden daha farklı bir havaya aitti. Belki de bunun sebebi Voldemort'un yokluğudur, bilinmez, ama seriyi izleyen herkes Azkaban'ın farklı bir tadı olduğundan şüphesizdir.  Azkaban ile yarışacak bir Potter filmi geleceğini hiç düşünmezken birden, hiç beklemediğim bir yönetmen olan Yates'ten, Deathly Hallows'un ilk bölümü geldi. Sanki o zamana kadar çocuk filmi olarak tasarlanan seri birden yetişkin filmi olmuştu. Kitaba en sadık film olarak Potter tarihine geçen Bölüm I, izleyenlerden de oldukça ...