Ana içeriğe atla

Bu Sonuçlara Hazır Olun! - Bölüm 1

Oscar Ödülleri, her yıl en az bir iki kategoride beklenmeyen adaya oy vermesiyle ünlüdür. Teknik ve sanatsal kategoriler söz konusu olduğunda bu durum pek dikkat çekmez ve insanları şaşırtmazken ana kategorilerde beklenmeyene/hak etmeyene Oscar verilmesi, Akademi'ye olan saygının azalmasına yol açıyor. Altın Küre Ödülleri'nin "Oscar habercisi olması" sıfatından hoşnut olmayan Akademi, son yıllarda Hollywood yabancı basınından farklı karar vermek uğruna favoriler yerine diğer adayları ödüllendirmeye kadar gitti. Kısacası bazı zamanlar tek amacın "Biz farklıyız." imajı vermek olduğu bir ödül töreninden bahsediyoruz "Oscar" derken. Ödül verilenler bir yana, aday gösterme konusundaki "farklılıkları", Akademi'nin bu sene biraz abarttığı bir özelliği olarak göze çarpıyor: Christopher Nolan'ın yönetmen, Andrew Garfield'ın yardımcı erkek oyuncu, Waiting For the Superman'in belgesel, Alice in Wonderland'in makyaj, Inception'ın kurgu, Black Swan'ın senaryo kategorilerinde aday olamaması herkes için bir şaşkınlık sebebiydi.

Her sene olduğu gibi bu sene de eleştirmenlerden, birliklerden, Altın Küre ve BAFTA'lardan farklı karar verebilir 6000'den fazla Akademi üyesi. Şimdi Oscar gecesi yaşayabileceğimiz "şoklara" doğru  küçük bir gezintiye çıkalım:

1. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu 

Sezon başından beri favori gösterilen Christian Bale'in aldığı ödüller sonrasında The Fighter'da canlandırdığı karakter ağzıyla ödül konuşması yapması Akademi üyelerinin gözüne batan ilk eksi puan olacaktır. Rush'ın önceden aldığı Oscar, kendisine bir eksi puan getirmeyecek halbuki. Başta Akademi olmak üzere herkes Geoffrey Rush'ı seviyor ama Christian Bale için aynı sözü söylemek mümkün değil. 

Geoffrey Rush, The King's Speech'te başrolü oynayan Colin Firth kadar göz önünde; öyle ki filmi izleyen herkes kendisinin başrolü paylaştığını düşünmekte. Christian Bale ise uyuşturucu bağımlısı, aileden kopuk, ukala; kısaca sevilmeyen bir karakteri canlandırıyor. En iyi film Oscarı'nın The King's Speech'e gidebilme ihtimalinin The Fighter'dan çok daha yüksek olmasını da hesaba katarsak Geoffrey Rush'ın Oscar'ı ödül canavarı Christian Bale'in elinden alması pek de "anormal" kaçmayacak.

2. En İyi Kadın Oyuncu

Sene başından beri birkaç ödül dışında aday olduğu tüm kategorilerde onurlandırılan kara kuğumuz Natalie Portman'ın Oscar zaferi o kadar da kesin değil. Black Swan setinde tanıştığı koreograf ile nişanlanması, bir de üstüne hamile kalması birkaç ay önce Oscar gündemine bomba gibi düşmüştü. Akademi'nin böyle olayları sevmediğini, tarih kanıtlar nitelikte. 

Öte yanda Oscar'a daha önce 3 kez aday olmuş ama kazanamamış Annette Bening de yarışta bulunmakta. Akademi üyeleri arasında pek çok arkadaşı bulunan ve topluluk tarafından oldukça sevilen Bening'in artık zamanı geldiğini düşünen kişi sayısı az değil. Oscar adayları için düzenlenen öğle yemeği sırasında en çok ilgi ve alkışı alan Bening, bir yandan da oldukça başarılı bir Oscar kampanyası sürdürmekte. 


Portman'ın Oscar kampanyasının vasat bulunduğunu da ekleyerek eğer 27 Şubat gecesi "And the Oscar goes to... Annette Bening" şeklinde bir cümle duyarsanız hiç şaşırmayın; hatta üzülmeyin diyorum.

3. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

En son SAG dahil bu sene onlarca komite tarafından ödüllendirilen Melissa Leo'nun yüzü son günlerde pek gülmüyor. Sebebiyse ödülü rol arkadaşı Amy Adams ve True Grit'teki inanılmaz performansı ile Hailee Steinfeld'e kaptırma korkusu. 

Yürüttüğü kötü Oscar kampanyası yerden yere vurulan Melissa Leo, BAFTA ödüllerine aday bile olamamıştı. İlk defa 2 sene önce Oscar'a aday gösterilen Leo'nun artık yaşını başını da alması sebebiyle Oscar'ı kucaklayacağını düşünenler oldukça fazla. Ama kesin gözüyle bakan yok. Neden mi?

Sadece 14 yaşında olduğu halde herkesin ağzını bir karış açıkta bırakan olağanüstü performansı ile Hailee Steinfeld gibi bir rakibi var Leo'nun. Filmdeki "tek" kadın oyuncu olması ve filmin odak noktasında olup hikayenin ilerlemesinin sebebi olan Steinfeld'in neden yardımcı rol kategorisinde değerlendirildiğini önceden açıklamıştım. 


Steinfeld'in başrolde olduğunu düşünenlerin varlığına bir de Akademi'nin genç oyuncu aşkı eklenince gecenin galibinin kim olacağını tahmin etmek aslında pek zor değil. Leo'nun rol arkadaşı Adams'ın da  kazanma ihtimalinin zamanla arttığını göz önünde bulundurursak, Steinfeld'in Oscar'ı kucaklamasını garip karşılamamak en doğru olacaktır.

...

Sırada: Bu Sonuçlara Hazır Olun! - Bölüm 2 (En İyi Animasyon, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Oscar Gecesi Programı

85. Akademi Ödülleri'nde kazananların açıklanacağı ödüllerin veriliş sıralaması sızdı. Spoiler olarak görenler varsa hiç bakmasın derim. Buyrunuz: En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu En İyi Kısa Metraj Animasyon En İyi Animasyon En İyi Görüntü Yönetimi En İyi Görsel Efekt En İyi Kostüm Tasarımı En İyi Makyaj & Saç En İyi Kısa Metraj Film En İyi Kısa Metraj Belgesel En İyi Belgesel Yabancı Dilde En İyi Film En İyi Ses Miksajı En İyi Ses Kurgusu En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu En İyi Kurgu En İyi Yapım Tasarımı En İyi Özgün Müzik En İyi Özgün Şarkı En İyi Uyarlama Senaryo En İyi Özgün Senaryo En İyi Yönetmen En İyi Kadın Oyuncu En İyi Erkek Oyuncu En İyi Film

Rise of the Guardians (2012) Efsane Beşli

Dreamworks'ün en beğendiğim işinin (Shrek'i bir kenara koyarsak) How to Train Your Dragon olduğunu her defasında söylemişimdir. Ondan önce ya da sonra Dragon gibi bir atmosferi yakalayamayan animasyon şirketi; Kung Fu Panda, Puss in Boots ve Megamind gibi akıllara zarar işler yaptıktan sonra Rise of the Guardians ile bir kez daha hedef kitlesi olarak çocukları seçerek yanlış kararlara imza atıyor. Uyku perisi (sandman), diş perisi (tooth fairy), Noel Baba ve Paskalya Tavşanı'ndan oluşan dört kişilik bir muhafız ekibinin yüzyıllardır tüm dünyadaki çocukları korku ve kabuslara karşı korumasının ardından ortaya çıkan Karabasan (boogeyman) felaketine karşı bir araya gelmelerini, başa çıkamamaları üzerine de Jack Frost isimli bizim kültürümüzün pek de aşina olmadığı bir mit karakterinin de yardıma koşmasını izliyoruz Efsane Beşli'de (amma uzun oldu bu cümle). Aslında Dreamworks'ün iyi yaptığı bir şey var. Pixar'ın karakterlerinde göremediğimiz ve animasyon f...

Deathly Hallows: Part II

Zümrüdüanka Yoldaşlığı filminden itibaren Harry Potter serisinin yönetmen koltuğuna oturan David Yates, televizyonla adını biraz olsun duyurmuş ve sonrasında Potter ile ünlenmiş bir yönetmen. Kendisinin tek başarısı Primetime Emmy Ödülleri'nde kazandığı bir adaylıktan ibaret. Ta ki Deathly Hallows: Part I'a kadar. Her zaman en iyi Harry Potter filminin Prisoner of Azkaban olduğunu düşünmüşümdür. Usta yönetmen Alfonso Cuaron'un elinden çıkan film, diğer Potter filmlerinden daha farklı bir havaya aitti. Belki de bunun sebebi Voldemort'un yokluğudur, bilinmez, ama seriyi izleyen herkes Azkaban'ın farklı bir tadı olduğundan şüphesizdir.  Azkaban ile yarışacak bir Potter filmi geleceğini hiç düşünmezken birden, hiç beklemediğim bir yönetmen olan Yates'ten, Deathly Hallows'un ilk bölümü geldi. Sanki o zamana kadar çocuk filmi olarak tasarlanan seri birden yetişkin filmi olmuştu. Kitaba en sadık film olarak Potter tarihine geçen Bölüm I, izleyenlerden de oldukça ...